Seyahatlerim içinde belgelemediğimden dolayı pişman olduğum ülkelerden biridir İtalya. Tarih, sanat, kültür, mutfak, din ve peyzaj açısından bu kadar zengin bir ülke hakkında kısa bir blog yazmak aslında haksızlık yapmak olur. Burası kelimenin tam anlamıyla harika bir yer. İtalyan hayat tarzı dışarıdan her zaman "Dolce Vita” olarak görünüyor. Fakat ülkenin güzelliklerine olan hayranlığımı İtalyan arkadaşlara ifade ettiğimde, tepkileri genellikle benim görüşümle uyuşmuyor. Sanırım İtalyan halkı için hayat dışarıdan göründüğü gibi "Dolce" değil. Yerliler için yaşam pahalı, bürokratik, yavaş, zor ve sinir bozucu olabilir ...her yer gibi. Ancak, şahsen bu muhteşem ülke hakkında herhangi bir eleştiride bulunmam mümkün değil.
İtalya, görülecek yerleri, yiyecekleri ve şıklığı ile tüm beklentileri karşılıyor. Ustüne üstlük, her il, kasaba ve köy farklı bir şey sunduğundan, bu memleketin her köşesi görülmeğe değer. Şahsen Roma, Napoli, Pisa, Floransa, Siena, Asisi, Venedik, Milano arasında seçim yapmam olanaksız ... hepsine bir yolculuk yapmaya değer. Bazı yerlerde diğerlerinden daha uzun zaman harcamanız daha mantıklı sanırım. Kesinlikle Roma, Floransa, Siena ve Venedik’te yukarıda listelenen diğer yerlerden daha daha fazla zaman harcamalısınız. Roma’nın tarihsel, dinsel ve sanatsal yönden büyük önem taşıyan eserlerinin yanı sıra (elbette bir şehir içinde ayrı bir ülke konumuna sahip Vatikan da buna dahil), Roma'nın dar sokakları ve meydanlarında gezinmek büyüleyici. Hatta Roma İmparatorluğu’nun ilk başkenti ile memleketim olan son başkenti İstanbul arasındaki tarihsel bağlantıları yeniden keşfetmek de aydınlatıcı.
Sıcak yaz günlerinde gerçek İtalyan pizzası ve karpuz meyvesuyu eşliğinde Siena’da ortaçağı tadabilir, romantik Floransa’da da Vinci ve Michelangelo’nun dehasına iyice şahit olabilir ve Venedik’in labirentli sokaklarında dolaşırken büyü, gizem, servet dolu tarih ve hatta yeniden İstanbul ile bağlantılar bulabilirsiniz. Verebileceğim tek tavsiye, Napoli'den adalara gitmeye karar verirseniz, Kapri yerine Pompei’i seçmeniz gerektiği olacaktır. Türk ve Yunan adalarından daha yeni ve hoş bir şey sunmuyor Kapri. Ancak, volkanik afet yüzünden binlerce yıldır küller altında donmuş bir medeniyeti Pompei’den başka nerede görebilirsiniz?
İtalya, görülecek yerleri, yiyecekleri ve şıklığı ile tüm beklentileri karşılıyor. Ustüne üstlük, her il, kasaba ve köy farklı bir şey sunduğundan, bu memleketin her köşesi görülmeğe değer. Şahsen Roma, Napoli, Pisa, Floransa, Siena, Asisi, Venedik, Milano arasında seçim yapmam olanaksız ... hepsine bir yolculuk yapmaya değer. Bazı yerlerde diğerlerinden daha uzun zaman harcamanız daha mantıklı sanırım. Kesinlikle Roma, Floransa, Siena ve Venedik’te yukarıda listelenen diğer yerlerden daha daha fazla zaman harcamalısınız. Roma’nın tarihsel, dinsel ve sanatsal yönden büyük önem taşıyan eserlerinin yanı sıra (elbette bir şehir içinde ayrı bir ülke konumuna sahip Vatikan da buna dahil), Roma'nın dar sokakları ve meydanlarında gezinmek büyüleyici. Hatta Roma İmparatorluğu’nun ilk başkenti ile memleketim olan son başkenti İstanbul arasındaki tarihsel bağlantıları yeniden keşfetmek de aydınlatıcı.
Sıcak yaz günlerinde gerçek İtalyan pizzası ve karpuz meyvesuyu eşliğinde Siena’da ortaçağı tadabilir, romantik Floransa’da da Vinci ve Michelangelo’nun dehasına iyice şahit olabilir ve Venedik’in labirentli sokaklarında dolaşırken büyü, gizem, servet dolu tarih ve hatta yeniden İstanbul ile bağlantılar bulabilirsiniz. Verebileceğim tek tavsiye, Napoli'den adalara gitmeye karar verirseniz, Kapri yerine Pompei’i seçmeniz gerektiği olacaktır. Türk ve Yunan adalarından daha yeni ve hoş bir şey sunmuyor Kapri. Ancak, volkanik afet yüzünden binlerce yıldır küller altında donmuş bir medeniyeti Pompei’den başka nerede görebilirsiniz?
All photos, Copyright Travelogueress
No comments:
Post a Comment