Yine olaylı bir gün! Sabah 6:30’da safariye (Swahili dilinde “sefer” demekmiş) çıktık. Ama gecemiz bile olaylıydı. Çadırımızın hemen yanında bir leopar avladığı bir ceylanı çekiştirdi ve yedi. Hemen yanı başımızdaydı. Yerken çıkardığı gürlemeye benzer sesleri duyabildik.
Sabah safariye çıkarken sabaha karşı kampa fillerin geldiğini söylediler. Safari’de Shampole’deki gibi hayvanlarla saklambaç oynamamız gerekmiyor. Masai Mara’da başınızı nereye çevirseniz vahşi bir hayvanı kolayca görebiliyorsunuz. Sabah nitekim ilk gördüğümüz filler oldu. Yaşlısı ve bebekler dâhil.
Copyright Travelogueress |
Copyright Travelogueress |
Copyright Travelogueress |
Copyright Travelogueress |
Onlarca Masai zürafası gördük.
Copyright Travelogueress |
Sonra bir ağacın en tepesindeki bir dala çıkmış dinlenen bir leopar gördük.
Copyright Travelogueress |
Copyright Travelogueress |
Daha sonra Masai Ovası’nın boş bir alanında kahvaltımızı piknik olarak yedik. Burada resimler çekerken F. fotoğraf makinesini elinden düşürdü ve lens tamamen bozuldu. Fotoğraf çekemez olduk. Hem F. hem ben inanılmaz üzüldük. Tabii en büyük endişe bugüne kadar çektiğimiz fotoğrafların kaybedilmiş olması.
Hemen kampa geri döndük. F. fotoğraf makinesini tamir etmeye çalıştı ama nafile. Çok üzücü! Hem daha yepyeni makine hem çektiğimiz onca fotoğraf ve video! Umarım fotoğraflar ve videolar güvendedir. Ama bundan sonra göreceklerimizi nasıl çekeceğiz diye çok dertlendik tabii. Çok şükür, bu kampın şimdiki yöneticilerinden Jarred yedek makinesini bize vermeyi önerdi. Dijital değil ama hiç yoktan iyidir!
Öğleden sonraki safaride bize Amerikalı orta yaşlı bir çift katıldı. Shampole’deki lüksümüz yok artık maalesef. Öğlenden sonraki gezimizde ilk gördüğümüz hayvanlardan biri en nadir hayvanlardan biri olan “cerval” kedisiydi. F. yeni makineye alışmaya çalışırken “cerval” kedinin resmini çekip çekemediğini henüz bilemiyoruz. Resimleri bastırdığımızda anlayacağız. Ama oldukça şanslıydık bu kediyi görebildiğimiz için.
Sonra daha da şanslısı anne bir leoparı çalılıklarda yürürken ve sonra erkek yavrusunu çağırırken gördük.
Copyright Travelogueress |
Copyright Travelogueress |
Copyright Travelogueress |
Bu arada çadırlarımızda kova su ile duş alıyoruz. Öyle bir sistem kurmuşlar ki, kovadaki su vanalar ile normal duş gibi başımızın üstüne akıyor. Geceleri kampta yalnız yürümemiz istenmiyor vahşi hayvanlardan dolayı; özellikle bizim çadıra çünkü biz en uçtayız. Masai savaşçıları hep bizi çadırımıza ve kampın merkezine eskort ediyor.
Kenya’da çok yemek yiyorum, felaket kilo aldım çünkü bütün gün safari jeeplerinde hareketsiz oturuyorum. Kilo/cüsse bakımından kendimi çok rahatsız hissediyorum. Yine çok bakımsız bir cadıya döndüm. Vücudum, saçlarım, kaşlarım korkunç durumda.
No comments:
Post a Comment