Tarih: 28 Aralık 2010
Gün: Salı
Yer: Buenos Aires
Çalakalem:
- Bugün Buenos Aires’in dünyadaki en gürültülü 4’üncü şehir olduğunu öğrendik.
El Calafate’deki son sabahımızda mükemmel güneşli, masmavi gökyüzülü bir havaya uyandık. Ne çok sıcaktı, ne çok soğuk. Mükemmeldi. Bundan istifade, son defa şirin ve mütevazı evlerle ve çok eski model arabalarla dolu (buna dedemin sahip olduğu Murad da dahil) kasabada son kez yürüyüşe çıktık. El Calafate ve Patagonya’yı özleyeceğim. Buranın uzaklığından ve ulaşımın çok pahalı olmasından dolayı bir daha gelebileceğimi hiç sanmıyorum ama eğer öyle bir şansım olursa, Patagonya steplerinde at üzerinde bir geziye çıkmayı isterim doğrusu. Aslında onca büyük ve kalabalık şehirlerden sonra, böyle sessiz sakin bir tatil kasabasında vakit geçirmemiz çok iyi ve dinlendirici oldu.
Öğleden sonra Buenos Aires’e vardığımızda kendimizi yine bambaşka bir iklimde, 35 derece kaynayan bir sıcaklıkta bulduk. Tam 3,5 saat boyunca şehirde öylece yürüdük, özellikle otelimiz Las Americas yakınındaki Recoletta Mahallesi’nde (İstanbul’un Nişantaşı’sına denk)
ve nehir kenarındaki şık Puerto Madero’da.
Boşuna Buenos Aires’e Amerika kıtasının Paris’i dememişler.
Gerçekten de öyle. Yer yer Paris’ten daha temiz, yer yer daha pis ve karmaşık.
Paris’in daha geniş caddeli ve modern binalı versiyonu.
Recoletta’da kısa bir süre mola verip Cumana isimli bir lokantada empanada isimli Arjantin böreğinden yedik. Empanadanın içine ne isterseniz konulabiliyor: et, balık, tavuk, sebze, peynir vs. Oldukça lezzetliydi ve yerlilerin takıldığı bir yere gitmek iyi bir seçimdi ancak dekorasyonun ve servisin empanadalar kadar iyi olduğunu söyleyemeyeceğim.
Puerto Madero’da da Happening isimli bir Arjantin restoranında yemeğimizi yedik. Yarın tüm şehirdeki turumuzu tamamlayacağız ve sonra da Güney Amerika’ya veda edeceğiz.
All photos, Copyright Travelogueress
No comments:
Post a Comment